Piyano çalma mekanizmasının zihinsel temellerini ortaya koyan en önemli deneysel bulgular, Alman Piyanist Oscar Raif tarafından elde edilmiştir. İnsan fizyolojisi ve merkezi sinir sisteminin çalışma prensiplerini aydınlatmak için yıllarca yürütülen pek çok deney, gerek piyanistlere ve gerekse bu eğitimi almamış insanlara uygulanmış ve çarpıcı sonuçlara ulaşılmıştır.

Genel düşünce olarak Raif, öğretmenlerin, kendilerini, öğrencilerinin parmak süratlerine odakladığını, ancak göz, kulak ve parmak koordinasyonuna odaklamadıklarını gözlemlemiş, deneylerini, öğrencilerin zihinsel hünerlerinin artırılmasının parmak becerisinden önemli olduğu ve aslında parmak becerisinin, zihinsel koordinasyona bağlı olduğunu ispatlamak için gerçekleştirmiştir.

Bu deneylerde ortaya konan sonuçlara göre ortalama bir insan, ikinci ve üçüncü parmaklarını kullanarak saniyede beş ila altı, diğer parmaklarıyla da saniyede dört ila beş hareket yapabilir. Zeki ve eğitimli insanlar, parmaklarını, diğer kimselere göre daha hızlı hareket ettirebilirler. Parmak kullanım kapasitesi göz önüne alındığında, piyanistlerin, piyanist olmayanlardan bir farkı yoktur. Hiç piyano çalmamış bir kimse, saniyede yedi harekete çıkabilirken, ünlü bir piyanist beş harekette kalabilir. Eğer, her bir parmağın hareketinin piyano çalmadaki önemi abartılırsa, bu sonuçlar şaşırtıcı bulunabilir. Tek bir parmağın süratli hareketine tam olarak sadece tril çalarken ihtiyaç duyulur. Saniyede sekiz ila on iki ses basılması gereken bir trilde her bir parmağın saniyede dört ila altı hareket yapması gerekir. İki oktavlık bir do majör gamın, bir saniyede, yani, olabilecek en hızlı tempoda çalınması halinde bile, birinci, ikinci ve üçüncü parmaklar saniyede dört, dördüncü parmak iki ve beşinci parmak sadece bir hareket yapmaktadır.

Raif, uzun yıllar boyunca öğrencilerini gözlemlemiş ve performansları üstünde kayıtlar tutmuştur. Düzenli çalışma sayesinde beş parmak alıştırmalarında, gamlarda, arpejlerde ve benzeri teknik çalışmalarda, tempo sınırları yükselmekle beraber, her bir parmağın sürat kapasitesi aynı kalmıştır. Buna ek olarak, sağ elde  = 120 ve sol elde  = 116 kapasitede olan öğrenciler, sadece sağ elleriyle çalışmışlar ve iki ay sonra  = 186’ya ulaşırlarken, bütün bu zaman boyunca piyanoya dokunmamış olan sol el de  = 152 hızına ulaşmıştır. İki elin birlikte çalımına geçilmesiyle kısa süreli bir zorluk yaşanmış, Raif’in gamları ters hareketle çaldırmasıyla kısa sürede bu sorun giderilmiş ve sol el de sağ elin hızına çabucak ulaşabilmiştir. Sağ elde bir pasajın çalışılması, sadece ters hareketli pasajlarda, sol elin de kendiliğinden bunu öğrenmesine yardımcı olabilirken, aynı yönde yapılan hareketlerde durum daha karmaşık hale gelmiştir. Sol elin nöral merkezleri, bu sefer yanlış yaptıklarını algılayıp istenene karşı çıkmışlardır.

Sonuç olarak Raif, her bir parmağın süratini geliştirmeye çalışarak piyano tekniğini ilerletmeye çalışmanın yararsızlığını ortaya koymuştur. Zorluk, hareketin kendisinde değil, parmakların ardı ardına gelen hareketlerinin kusursuz zamanlamasını sağlamaktadır. Bu zamanlamanın algılama ve isteğe bağlı olduğu düşünülürse, bunun merkezi sinir sistemi tarafından yapıldığı açıktır. Raif ayrıca iki sonuca daha ulaşmıştır:

Du Bois Reymond’ın da savunduğu gibi, kas yapısındaki organik gelişmeler daha güçlü ve dayanıklı parmaklar yaratır, ancak, beceriyi artırmazlar.
Her piyanistin tecrübe ederek öğrendiği gibi, daha önceden duyulmuş ve öğrenilmiş bir parça, parmaklara daha çabuk öğretilebilir.