Tanınmış Alman fizyolojisti Emil Du Bois-Reymond, piyano çalma problemleriyle doğrudan ilgilenen ve çok önemli sonuçlara ulaşabilen ilk bilim adamıdır. 1881 yılında alıştırma yapmanın fizyolojisi üzerine verdiği bir seminer büyük yankı uyandırmıştır. Du Bois-Reymond, insan vücudunun motor aktivitesinin, kasların gerilme kuvvetlerinden çok, birbirleriyle olan uygun iletişime dayandığını belirtmiştir. Ona göre, her kasın gerilme enerjisi, belirli kurallara ve mükemmel zamanlamaya bağlı olarak artar, aynı kalır ya da azalır. Sinirler, beyindeki hücrelerden alınan komutları kaslara ilettikleri için, karmaşık hareketleri kontrol eden mekanizmaların merkezi sinir sisteminde bulunduğu açıktır. Bu verilerden, vücut alıştırmalarının, sadece jimnastik hareketleri olmadıkları ve tüm sinir sistemini kapsadığı sonucu çıkmıştır. Karmaşık bir hareket ne kadar çok çalışılırsa, merkezi sinir sisteminin bu hareketle ilgili aktivitesi de bilince o kadar az gerek duyar. Algılayıcı sinir sistemi ve beyin de alıştırma yapmak zorundadır ve gelişmeye açıktır. Alıştırma yapmak, insanoğlunun sinir sistemine uygundur ve algılayışını keskinleştirmektedir.

Yine bu alıştırmalar çerçevesinde jimnastik yaparak kasları güçlendirmek ve dayanıklılıklarını artırmak mümkündür, ancak sadece bu yöntemle karmaşık hareketlerin yapılmasını sağlamak mümkün değildir. Karmaşık hareketleri gerçekleştirebilmek için amaç duygusu ve uygunluk gerekir. Du Bois-Reymond’a göre Franz Liszt’in ya da Anton Rubinstein’ın virtüozlüklerinin özünde, çok kuvvetli kaslara sahip olmaları değil, merkezi sinir sistemleri yatmaktadır. Virtüozlükleri, çok hızlı ve doğru işitsel ve kassal algılara, beyinden kaslara giden çok hızlı emirlere ve motor tepkilerin güç ve zamanlama açısından düzenine dayanmaktadır.

Du Bois-Reymond’ın bilimsel gelişim süreci daha sonraki yıllarda devam etmemiş, fizyolojistler ve hatta piyano eğitimcileri zamanlarının bilimsel verilerini incelemekten uzak durmuşlar ve bunları uygulamamışlardır.