Piyano Dersleri
“Piyano dersleri hakkında bilgilendirme almak istiyorum, bu bilgilendirmeyi nereden sağlayabilirim”
Bugün sizlere piyano dersleri hakkında bilmek isteyeceğiniz her şeyi içeren bir yazı hazırladık.
Bugün ki yazımızda bulabileceğiniz konular şunlar;
♦ Piyano’nun bilimsel yararları nelerdir?
♦ Piyanoya başlamak için en ideal yaş kaçtır?
♦ Piyanoda başarıyı etkileyen faktörler nelerdir?
Piyano kursu İzmir temsilcisi olarak, bu yazıda okuduğunuz her kelime siz ve müzik kariyeriniz için yararlı olacaktır. Dilerseniz yazımıza geçelim.
Yazıya geçmeden önce size okuyabileceğiniz bir kaç yazı daha önereceğiz;
Piyano temizliği yaparak piyanonuzun değerini 2 katına çıkartın; Piyano Temizliği Nasıl Yapılır?
Piyanoda parmaklarla ilgili detaylı bilgi: Piyanoda Parmak Ekolü
Piyano akordu nasıl yapılır: Piyano Akordu
Piyano kursu içeriği nedir: Piyano Kurs Programı
Günümüz pedagoglarının çoğu, kişilerin sahip oldukları farklı genetik özelliklerin kendilerine müzik yapma konusunda bazı ayrıcalıklar sağladığı görüşünü kabul etmekle birlikte, yeteneğin doğuştan geldiğine ve müzik eğitimi için olmazsa olmaz bir koşul olduğuna inanmamaktadırlar. Her çocuğun, doğru yaşta, doğru yöntemlerle müzik eğitimi alabileceğine (ve alması gerektiğine) inanan eğitim anlayışlarından birisi olan Japon Şiniçi Suzuki’nin yaygın “Suzuki Metodu”nda, örneğin, çok dikkate değer bir “Yetenek Yasası”na yer verilmektedir. Bu yasaya göre, doğru ve erken yaşta, doğru çevresel ortamla ve doğru müzikal yöntemlerle her çocuk müzikle eğitilebilir. Aile ve toplum, bu gelişmenin şartlarını hazırlarsa, her çocuk, anadilini öğrendiği gibi, müziği de öğrenebilir. Buradaki dayanak, dil eğitimi ile müzik eğitimi arasındaki benzerliklerdir ve her ikisini de almaya açık genç beyin, benzer bir öğrenme sürecinin ardından ikisinde de başarılı olabilir. (Burada, müzik eğitimi alan her çocuğun, profesyonel bir müzisyen olabileceğini iddia etmiyoruz. Bir konser piyanisti olmak, her yönde çok farklı özellikler ve yıllar süren çok ağır ve özverili bir eğitim gerektirmektedir ki bunu çok az kişinin başarabileceği ortadadır. Söz konusu olan, her çocuğun, kendi kapasitesi dahilinde müzikle iç içe olabilmesidir). Suzuki, zihinsel olarak geri kalmış çocukların bile, kendi anadillerini oldukça yetkin biçimde kullanabildiğini örnek olarak vermektedir. Yukarıda değindiğimiz ve Macaristan’da yaratılan müzik mucizesinin mimarı olan Zoltan Kodaly’ın da benzer görüşleri vardır. Örneğin:
“Müziksiz tam kişi yoktur. Bir kişi, on beş yaşına kadar konu hakkında düşünmezse bile, iyi bir mühendis, kimyacı vb. olabilir. Ama, eğer, kulağı altı yaşından (hatta daha önceden) düzenli olarak eğitilmezse, müzik anlayışına sahip olamaz. İlkokullardaki müzik öğretimi konusu, müziğin kendisinden çok daha fazla şeyle ilintilidir. Müzik dinleyicisi yetiştirmek, bir toplum yetiştirmektir.”
Müzikle erken yaşta, doğru yöntemlerle başlamanın önemini kavradıktan sonra, “kimler piyano dersi alabilir?” sorusunun yanıtına odaklanalım:
Her birey, her yaşta piyano dersi alabilir. Ancak, dört yaşında, doğru eğitimle bu işe başlayan ve yıllarca düzenli çalışabilecek olan bir çocukla, kırk dört yaşında bu işe başlayan bir kimseden beklentiler farklı olacaktır. Ancak, müziği ve piyanoyu hayata bir artı olarak almak, ortak noktalarıdır ve herşeyin çok maddesel ve acımasız olduğu dünyamızda, bu da az bir kazanç değildir.
Piyanoya başlamak için ideal yaş, 4-6 olarak kabul edilmektedir ancak bu küçük yaş, özel pedagojik yöntemler ve anlayışlar gerektirmektedir. Bu yaş çocuğu, pek çok avantaja sahip olmakla beraber, kendi farklı dünyasında yaşamakta ve öğretmenin, kullandığı yöntemlerle “o dünyaya girmesine” gereksinim duymaktadır. Onu oradan alıp, daha sonra, okul çağında karşılaşacağı ve biz yetişkinlerin çok sevdiği “sorumluluklar” dünyasına çıkarttığınızda, sonuç başarısızlık ve hatta “soğuma” olabilir ki bu da istenmeyen bir şeydir. Klasik piyano eğitim yöntemleri, bu yaş grubunda çocuğa soğuk, itici ve sıkıcı gelebilir. Öncelikli amaç müziği sevdirmek olduğu için, bu dönemde ona, yaşına uygun pedagojik yöntemle yaklaşabilecek eğitimcilere ulaşılamıyorsa (ki ülkemizde sayıları azdır), zorlayıcı bir çalgı eğitimi yerine, diğer çocuklarla birlikte alabileceği temel müzik eğitimi aktivitelerine katılması daha doğru olacaktır. Bu şekilde müzikle tanışan ve temel yetileri kazanan çocuklar içinden, öğretmeninin gözetiminde piyanoya uygun olduğu düşünülenler, çalgıya herhangi bir travma yaşamadan geçirilebilirler. Hepimizin çevresinde, piyanoya küçük yaşta başlamış ve bundan nefret ederek bırakmış kimseler vardır ki bu, olabilecek en kötü sonuçtur. Bu eğitimin her aşaması, bu sonuçtan uzak durmaya yönelik olmalıdır. Unutmayalım, çocuk, müzik aktivitesine açıktır; onu bundan nefret ettiren etmenler, genelde, ondan değil, onun çevresinde şekillenen başarısız müzik eğitimi ortamından kaynaklanmaktadır.
4-6 yaş ideal olmasına rağmen, yaşı daha büyük olan çocuğunuz da piyanoya başlamak için geç kalmış sayılmaz. Geç yaşta başlayıp, büyük özverilerle ilerleyerek profesyonel piyanist olmuş kişiler, dünyada da, ülkemizde de vardır. Ancak, çalgıya başlama yaşı geç de olsa, gerek Suzuki gerek de Kodaly’ın felsefelerinden örnekleyerek, temel müzik eğitimini mümkün olan en erken dönemde başlatmak önemlidir. Çocuğun yaşadığı ortam, anne karnından itibaren müzikle doldurulabilir, yeni doğan, başucunda sakin bir Mozart ile uyuyabilir, büyüdükçe müzik aktiviteleri için hazırlanabilir. Anne-babanın ya da büyük kardeşin keyifle yaptığı müzik aktivitesi, onu daima özendirecektir. Benzer düşüncelerle, çocuğunuzu, anne karnından itibaren, ileride yaşayacağı piyano tecrübesine hazırlamanız olasıdır.
Son söz, mümkün olduğunca erken temel müzik eğitimini almaya başlamak ve müzikle dolu bir yaşantı sağlamak, imkan varsa 4-6 yaş arasında, doğru eğitmen, doğru yöntemler ve materyalle çalgıya başlamaktır. Ancak, çocuğunuz ya da siz bunu kaçırdıysanız da, daha fazla özveriyle daima piyano eğitiminden alacağınız pozitif şeyler olduğunu hatırlayın ve korkmadan bu isteğinizi yerine getirmeye çalışın.
Piyanoda Başarıyı Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Piyano, başlı başına bir kültürü temsil eder. Çalgının mobilya olarak kullanılması bile, ortamın atmosferini değiştirmeye yeter. İnsanları başına toplayabilen bir ağırlığı ve sıcaklığı vardır. Bu nedenle, sosyal ortamınızın önemli bir parçası olmasına özen gösterebilirsiniz. Bebeğiniz, ilk aylarından itibaren onu “eğlenceli bir oyuncak” olarak görmelidir, tabi ki kapağını parmaklarına düşürmemesi ve kendine zarar vermemesi için önlemleri almalısınız. Daha büyük çocuğunuz için, hem kendini ifade etme yolu, hem duygusal bir yardımcı, hem de onu sosyal ortamda farklı kılabilecek bir önemi vardır. Ergenlik ve gençlik dönemlerinde, kendi başına kalıp iç dünyasına dönebileceği, ya da aksine, zorlandığı sosyal ilişkilerinde kendisini kabul ettirebileceği bir dostu olabilir. Evli ve çocuklu bir hanım, işin ve çocukların getirdiği yükten biraz uzaklaşabilmek için, kendini piyanosunun başına atmaya istekli olabilir.
Bu nedenlerle, ev ortamınızı, eğer varsa bebeğinizi de içine alarak, piyanonun varlığına göre yeniden tasarlayın. Onu, pozitif etkiler yayan, başına aile bireylerini toplayan bir dost olarak görmelisiniz; en son istediğimiz şey, “gene piyano dersim var” diye söylenen çocuklara sahip olmaktır. Eğer bu tarz negatif etkileşimleri hissediyorsanız, çocuğunuzun piyano eğitiminde yanlış giden birşeyler olduğundan emin olun ve gerekirse bu konuyu öğretmenine açın. “Çocuğunuz yeteneksiz” ya da “yeterince çalışmıyor” gibi klişe açıklamalardan tatmin olmayın, sorun pek çok yerde olabilir, araştırın.
Sizin ya da başka bir aile büyüğünün piyanoya ilgi gösteriyor olması, çocuklarınızı olumlu yönde etkileyecektir. Büyüklerin takdirini kazanmak ve onların yaptıklarını yapmak, küçükler için çok tatmin edicidir. Kendiniz çalamıyorsanız bile, ortamda piyano müziğine yer verin, olanaklarınız varsa, konserleri izleyin, evde seyredin. Bunları yaparken, çocuğunuza “gel sen de seyret” ya da “kızım biraz da sen dinle” gibi emredici olmayın. Bunu sizin ve eşinizin severek yaptığını gören çocuk, dolaylı yoldan zaten etkilenecektir. (Burada, daha iyi açıklaması için, Suzuki’nin keman eğitiminde gerçekleştirdiği mucizevi anlayışa bir göz atalım. Üç yaşındaki çocuğa, onun yaşına uygun minyatür bir keman alınır. Anne, öğretmenin yanına düzenli olarak gider, çocuğunu da yanında götürür. Çocuğun ders alacağından haberi yoktur ve ona hiçbir şey söylenmemiştir. Anne ve öğretmen derse başlarlar, anne, çocuğun minik kemanında çalmaktadır, sürekli eğlenmekte ve çok hoş zaman geçirmektedirler. Birkaç ders böyle devam ettikten sonra çocuk, bu eğlenceli ortama katılmak ve onlarla “keman oynamak” isteyecektir. O duruma gelindiğinde annesi, bunun aslında zor olduğunu, iyi çalışması gerektiğini, öğretmenini iyi dinlemesini söyler ve yavaş yavaş aradan çekilerek, kemanı asıl sahibine verir. En azından başlangıç için, çok iyi bir motivasyon sağlanmıştır. Başarılı eğitim yöntemi, diğer adımlarda da motivasyonu önde tutarak sorunları aşmaya çalışacaktır)
P