Erturgut Sanat olarak bu yazımızda sizinle birlikte yapay zeka ile müziğin birleşimi olan Pianola‘yı ele alacağız. İnsanlık tarihine baktığımızda göreceğimiz şu olur: tüm çağlarda insanoğlunun ihtiyaçları, merakı ve tatmin duygusu; keşiflerin, buluşların ve değişimin anahtarı olmuştur.
İlk çağlarda ateşi keşfeden ve onu kullanmayı öğrenen insan, bugün yine aynı ışığın etrafında yapay zekâ’yı geliştirmekte ve onu kullanmayı öğrenmektedir. Öyle ki insanlık olarak bir Teknoloji çağı yarattık bile… Artık Teknolojiyi konuşuyoruz… Onunla her geçen gün yeni ritimler yakalıyoruz. Son yıllarda sıkça bahsettiğimiz “yapay zeka” ise yarattığımız çağın gidişatını belirleyecek en önemli konularımızdan biri.
Peki yapay zeka insanlık için yeni bir kavram mı? Hayır. Aksine, yapay zekanın ortaya çıkışı çok eski dönemlere dayanmaktadır… Bu yazımızda sizleri bu örneklerden biriyle tanıştıracağız…
Gelişmiş bir teknoloji ürünü, yapay zeka sahibi makinelerin atası denebilecek, programcılığın en iyi ve ilk örneklerinden biri olan, 1900’lerin başında “Müzik Dünyasının Dahisi” olarak kabul edilen Edwin Votey’in geliştirdiği otomatik piyanodan bahsediyoruz…. Onun adı: Pianola
Pianola’nın geçmişine bakıyoruz ve müzik dinleme şeklimizi nasıl değiştirdiğini öğreniyoruz.
Pianola, MP3 çalarlardan ve Amazon Echos’tan çok önce, müzikten zevk alma biçimimizde devrim yaratan bir icat oldu.
Müzik aşığıysanız ve 19. yüzyılın başlarında canlı müzik dinlemek istiyorsanız, pahalı bir konsere ya da özel resitallere katılmanız ya da o dönemin üst sınıfların çoğu gibi, bir enstrüman çalmayı öğrenmeniz gerekirdi. Her ikisi de, dönemin müziğinin çoğunun kültürel seçkinlere ayrıldığı anlamına geliyordu.
Atların Çektiği Sokak Piyanoları: Pianola
19. Yüzyıl başlarında müzikal olarak ‘cahil’ olanlar için, cadde kenarındaki fıçı organları ve sokak piyanoları vardı, ancak tipik olarak, genellikle bir atın çektiği, tekerlekli, hantal kutulardı bunlar… Farklı bir melodi çalmak için, ağır namlunun tuhaf bir şekilde yüklenip taşınması gerekiyordu ve müzik, Chopin’den Knees up Mother Brown’a kadar her şeyi aynı tiz tonda tekrarlayan bir dizi önceden ayarlanmış akorla sınırlıydı.
Pnömatiklerin(Pratik olarak vakum ve pozitif hava basıncı ile çalışan sistemler)icadı ise tüm bunları değiştirdi. Piyano tellerine vurmak için hava kullanıldı ve bu da, ince kağıtların müzik çalmak ve depolamak için kullanılmasını mümkün kıldı. Amerikalı mucit Edwin Scott Votey, bu kâğıt performansının olanaklarını ilk gören ve 1896’da Detroit’teki ev atölyesinde delikli rulolar ve ayak pedalıyla çalışan yeni bir müzik çalar üzerinde çalışmaya başladı.
Ahşap parmaklarının tuşlara basabilmesi için piyano klavyesinin yanına yerleştirilen piyano büyüklüğündeki dolabı, dünyanın ilk oyuncu piyanosuydu ya da ‘Pianola’ydı desek daha doğru olur… Yaptığı bu icat New York Times tarafından Votey’e “otomatik müzik endüstrisinin yaratıcı dehası” unvanını kazandırdı.
Pianola Eve Müzik Getirdi
Pianola, insanların kendi evlerinin rahatlığında(genellikle modern hi-fi’lerimizden daha iyi bir ses kalitesiyle) dinlemelerine izin verdi. Pedala yumuşak bir şekilde basıldığında müzik sessizleşir ve sertçe basıldığında müzik daha da yükselir. Bunun yanı sıra Pianola, Otomatik olmayan moddayken, insanlar piyanoyu geleneksel şekilde çalabiliyordu.
Geliştirilen delikli kâğıtlarla müzikteki sıçramaları kontrol altına alabiliyor ve oynatıcının daha kaliteli müzik çalmasını da sağlayabiliyordunuz. Başlangıçta, bir teknisyenin nota ile işaretlendikten sonra kâğıda delikler açması gerekiyordu, ancak daha sonra özel kayıt piyanoları, tempo ve cümlenin inşa edilmesine izin vererek, müzik yapılırken delinmelerine izin verdi. Kimilerine göre bu durum ilk bilgisayarlar için dizayn edilen delikli kartların ve programların öncüsü olarak yani ilk ‘yazılım’ olarak kabul edilir.
Stravinsky gibi çağdaş besteciler bile bu perdeye dâhil oldu ve normalde insan eliyle çalınamayan Pianola için özel besteler yazdı. Birçok ruloya basılan şarkı sözleriyle, artık, insanlar Pianola’nın etrafında toplanıp birlikte şarkı da söyleyebiliyordu. Pianola birçok yönden dünyanın ilk interaktif müzik oynatıcısıydı ve kendinden sonrası için de pek çok müzik fırsatını ortaya çıkardı.
1920’lerde yani Pianola’nın en parlak döneminde müzik piyasası öyle bir hal almıştı ki, 450 farklı piyano üreticisi enstrümanlarına oyuncu mekanizmaları kurmaya başladı ve 1930’larda neredeyse her beş aileden biri bir Pianola’ya sahipti… Pianola, farklı müzik tarzlarını toplumun çok daha geniş bir kesimine taşıyabiliyordu.
Piyano Dünyasının Plağı
Ancak Pianola da popülerliğini, yaşadığı kitlesel zirvenin ardından birçok mantar eğilim gibi, hızla yitirmeye başladı. Sonraki otuz yıl boyunca, yerini diğer yeniliklere bırakarak eskidi ve daha heyecan verici şeylere sıra geçtikçe Pianola neredeyse yok oldu.
1960’lara gelindiğindeyse nostaljik bir canlanmayla – bugün plakta gördüğümüz gibi – hala var olan Pianola koleksiyonlarının varlığı sağlanmaya çalışıldı; Sahipleri tarafından ödüllendirilen ve gelecek nesillerin keyfi için muhafaza edilen antik arabalar gibi.
O zamandan beri ne kadar yol kat ettik! Öyle ki Bugünün kendi kendine çalan piyanoları, geleneksel akustik piyano, Pianola’nın ve 21. yüzyıl teknolojisinin bir melezi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Asitli Pianola
Müzik listenizi, en sevdiğiniz şarkıları ve sanatçıları piyanonun o son derece zarif, su gibi sesiyle bir araya getiren kendi kendine çalan piyano, size dünyaların en iyisini sunar. Canlı bir konser piyanistinden ayırt edilemeyen her nota% 100 doğrulukla yeniden üretilir ve aynı derecede pürüzsüz, hassas bir şekilde esrarengiz piyanistiyle âdeta, gerçek bir müzisyen elinden çıkmışçasına tüm nüansları ve kalitesiyle sunar. Nitekim geldiğimiz noktada geleneksel piyano pazarını canlandıran, yeniden keşfedilen, kendi kendine çalan piyano, asitli Pianola’dır
.Hayatta bu analog zevklerin birçoğunu kaybettiğimiz, ancak yine de gerçek deneyimler arzuladığımız (Instagramlanabilir oldukları sürece) dijital bir topluma mükemmel bir şekilde uyum sağladık…
Teknoloji ve sanat birleşti… -kim bilir belki de hiç birbirinden ayrılmadı- Günümüzde kendi kendine çalan piyanolar, yeni nesil müzik severleri memnun eden, insanları müzik ve kendini ifade etme yoluyla bir araya getiren benzersiz bir deneyim sunuyor. Sunmaya da devam edecek gibi….