Ortaçağ olarak adlandırılan dönem genel itibariyle Hristiyanlığın gelişme yıllarından 15. yüzyıl başlarına dek tesirini devam ettiren geniş bir dönemi kapsar.
Klasik bir ifadeyle Ortaçağ olarak adlandırılan dönemin Karanlık Çağ olarak da anılması, kilisenin bağnaz egemenliğinde, dünyevi zevklerden yoksun bırakılmış, araştırma, keşfetme, kendini ve çevresini tanıma ve sorgulama özgürlüğü elinden alınmış insanın, yalnız ölümden sonrasına hazırlık yapması gereken kutsal bir ortama güdümlenmiş olmasındandır.
Ortaçağ’ın belki de karanlık olarak adlandırılmasının bir sebebi de bin yılı aşkın bir süre, Antikçağ’la Rönesans’ın arasına girmesi ve müziğin sürekliliğini kesmiş olmasıdır. Hıristiyan Katolik Kilisesi’nin ilk papazları, kilise içine çalgısal müziğin girmesini yasaklarlar. İlkçağ’a ait müziklerin, putperestliği ve dünyasal zevkleri çağrıştırdıklarına inanmışlar ve bunu toplum algısına yerleştirmişlerdir. Yine aynı din adamları ilkçağ çalgılarının, danslara eşlik amacıyla kullanıldığını düşünmüş olacaklar ki kilisede en kutsal çalgı olarak insanın kendi sesi olmalıdır algısına kapılmışlardır.
Bu dönemde müzik, teksesli, kutsal, Tanrı’ya adanmış, duaları kolay ezberletmeye yarayan, ayinlere tılsımlı bir ortam katan araçtır. Böylece kendilerinden önceki müziği yasaklayıp, var olan nota benzeri belgeleri de yok eden Ortaçağ papazları, yüzyıllar boyunca müziği, kilise koroları ve teksesli ilahilerle kendi egemenlikleri altında tutmuşlardır.
Belgelere göre Antikçağ’la Erken Ortaçağ (Hıristiyanlıktan öncesi ve Hıristiyanlığın ilk yüzyılları) arasındaki müziğin benzer özellikleri şunlardır:
- Her ikisi de yalnız melodi çizgisinden oluşan, teksesli yapıdadır.
- Her ikisi de belli bir metne dayalıdır (Antikçağ’da şiir ya da tiyatroya; Ortaçağ’da İncil’e) ve büyük ölçüde doğaçlamadan yararlanarak çalınıp söylenirler.
Antikçağ’dan Ortaçağ’a aktarılan bir diğer karakteristik de müzik sanatının doğa dizgelerine ilişkin özellikleriyle insan düşünce ve davranışındaki etkinliğidir. Hıristiyanların Erken Ortaçağ’daki ilk ayinleri, Mezopotamya’dan ve İbrani geleneğinden kaynaklanan antifon yöntemini (rahip ile koronun düeti)sergiler. Antifonal seslendiride iki koro yer alır;ikinci koro ezgiyi bir oktav üstten yineler.
Küçük Asya’dan, Asurlulardan kaynaklanan ilahi okuma şekli Bizans ve Milano yoluyla tüm Avrupa ve Afrika’ya yayılmıştır. Elimizdeki en eski ilahi belgesi Mısır’da bulunmuş 3. Yüzyıldan kalma bir papirüstür. Bu nota benzeri belgede söz Eski Yunanca olduğu halde, melodinin Doğu kökenli olduğu ileri sürülmektedir.
Ortaçağ ve Bizans Ezgileri
Doğu’daki Hıristiyan kiliselerinde mutlak bir yönetim birliği kurulamadığından, her biri kendine has tören biçimleri geliştirmiştir. 324 ’te Konstantin tarafından kurulmuş Bizans İmparatorluğu(Doğu Roma); 330 yılında Birleşik Roma İmparatorluğu’nun başkenti ilan edilmiş ve 395 yılındaki bölünmeden sonra Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti olarak Türklerin 1453’te İstanbul’u fethine kadar 1000 yıl egemenliğini sürdürmüştür.
Bizans ayin müziğinin yerleşik bir düzene kavuşması ise I. Jüstinyen’in 527 ’de taç giymesine tekabül eder. Bizans ezgileri tekseslidir, makamsaldır ve bağımsız ritimlerle donanmıştır. Bizans ezgileri, Ortodoks Yunan, Rus ve Doğu Ortodoks kiliselerindeki müziğin de temelini teşkil eder. Nota simgeleri yerine ses düzeyini gösteren işaretler kullanılmıştır. Önceleri kiliseye yalnız org girmesine izin varken, sonradan Noel gecelerinde üfleme ve vurmalı çalgıların da kullanıldığı belgelenmiştir.
Ambrosius ve Gregorius Ezgileri
Hıristiyanlığın ilk üç yüz yılında Batı’ya aktarılan ezgiler, tümüyle Doğu müziği özellikleriyle bezelidir:
İbranilerin sinagog törenleriyle Yunan mod’ları, ilk yalın ezgilerin (plain-chant / plain song) temelini oluşturur. Melizmatik (tek hecede çok nota) yöntemle oluşan pasajlar doğaçlamaya açık kapı bırakırken, yarım ve çeyrek ses aralıklı Doğu makamları, ezgilerin temelidir. 4. yüzyıla dek ezgilerin hiçbir gelişme göstermediği, saflığını koruduğu saptanmıştır.
M.S 325 ’te Konstantin, Hıristiyanlığı Roma’nın resmi dini olarak tanıdığında ise dinsel törenlerde, ayinlerde Yunanca yerine Latince kullanılmaya başlanır.
4. yüzyılda Milano başpiskoposu Aziz Ambrosius (340-397), Katolik ilahilerinin düzenlenmesinde Bizans ve İbrani geleneğindeki tekniklerle halk ezgilerini harmanlamıştır. Bizans ilahilerindeki Eski Yunan modlarına dayalı yapıyı, İbrani geleneğindeki antifonal şarkı söyleme yöntemiyle birleştirir. Anti(karşı) ve phone fsesj sözcüklerinin birleşiminden oluşan antifon yönteminde, iki ayrı koronun karşılıklı ve dönüşümlü olarak şarkı söylemesi ayinin etki gücünü artırmaktadır. Aziz Ambrosius böylece, Katolik Kilisesi’nin düzenli ilahi okuma yöntemini kurmuş olur.
Hıristiyan dünyasında tören müziğinin biçimlenmesi ve belli bir yöntemde birleşip kesinliğe kavuşması ise Gregorius Ezgileri’nde kendini bulur. Peki, nedir Gregorius Ezgileri?
6. yüzyılda Roma’da Papa olan Aziz Gregorius (540-604), o güne dek yaygınlaşmış tüm ilahileri derleyip halk ezgilerinden arındırır ve ciddi bir dinsel müzik geleneğinin yerleşmesine öncü olur. Schola Cantorum adıyla erkeklerin ve erkek çocukların eğitildiği bir müzik okulu kurar. Neuma adlı alfabe harflerinden oluşan nota imleriyle ilahileri yazdırtıp bunların kalıcılığını sağlar. Çeşitli Hıristiyan kiliselerine eğitimli şarkıcılar gönderip törenlerde aynı ezgilerin okunmasını sağlayarak müziğe bütüncül bir kimlik kazandırır. 16. yüzyıla dek tüm Batı müziğinin temel esin kaynağı olan bu ezgiler, yalın ezgi (plain – chant / plain song) adını taşır. Ortaçağa özgü ses müziği biçimleri, bu yalın ezgilerin çatısında kurulmuştur.
Gregorius Ezgileri’nin başlıca teknik özelliklerine bakacak olursak şunları söyleyebiliriz: teksesli bir melodi çizgisinde, Latince sözlere dayalı, eşliksiz erkek korosu için, belli bir ritmik düzeni olmayan, bugünkü majör-minör gam dizisinden farklı, makamsal bir yapıdadırlar. Bu ezgiler, ölümden sonrasını düşündüren nesnel bir tavırla ve metnin içeriğindeki kutsallığı yansıtan bir ağırbaşlılıkla okunmalıdır. Sesin içinde dinginlik ve güven duygusu yatmalıdır. İçten, derin duygular vermeli ve huzurlu bir ortam getirmelidir.
Örnekler;
Daha Fazlası İçin Bize Ulaşın
İzmirde yapılan sanat etkinliklerine, galerilere, konserlerine ve daha fazla kültür sanat haberlerine sitemizin blog sekmesini takip ederek ulaşabilirsiniz.
Daha fazla enstrüman bilgilerine ulaşmak için bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz. Ayrıca kurslarımız hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşmak için bizi 0507 95 96 333 numaralı telefonumuzu arayabilir ya da mesaj bırakabilirsiniz.
Aklınızda oluşan soru işaretlerini gidermek için direkt sanat merkezimize de gelebilirsiniz. Özellikle önceden arayıp randevu alarak ücretsiz bir şekilde hocalarımıza danışabilirsiniz. Deneme dersinde hangi sanat alanına yatkın olduğunuzu keşfedip kendinizi istediğiniz alanda geliştirebilirsiniz.
Erturgut Sanat Merkezine Nasıl Gelebilirim?
Sanat merkezimize İzmir’in her yerinden metroyla, otobüsle, vapurla ulaşım çok kolaydır. Karşıyaka dışından gelmek zor diye düşünmeyin sanat merkezimizin ulaşımı çok kolay, konumu da çok merkezidir.
İzmir’in neresinden isterseniz kolaylıkla gelebilirsiniz. Kaliteli bir eğitim istiyorsanız, mesafe bana uzak diye düşünmeden önce kesinlikle bir kez sanat merkezimizi ziyaret etmeli ve en azından bizimle bir kahve, bir çay içip sanat merkezimizde gerçekleşen eğitimler hakkında bilgi alıp, sıcak, samimi, eğlenceli sanat ortamımızı kendiniz görmelisiniz.
Karşıyaka Yelken Klübünün 300 metre, Bostanlı tarafına doğru ilerisinde, halı sahaların çaprazında, Lion Kafe’nin yanında zemin katta, Karşıyaka Yalı’ da sahilde yer almaktadır.
Aynı zamanda msn@erturgutsanatmerkezi.com mail adresimizden de bize ulaşıp hemen geri dönüş ile aklınızdaki soru işaretlerini giderebilirsiniz. Mutlu, umutlu, sağlıklı, sanat ve sağlıkla dolu günler dileriz..
+ Telefon – Sabit: 0232 368 88 08 / Sabit telefonumuza 12.00 ile 20.00 saatleri arasında ulaşabilirsiniz.
+ Telefon – Mobil: 0507 95 96 333 / Mobil telefonumuza 9.00 ile 23.00 saatleri arasında ulaşabilirsiniz, veya istediğiniz her saat sizi aramamız için mesaj bırakabilirsiniz.
+ Whatsapp: 0507 95 96 333
+ Mail: msn@erturgutsanatmerkezi.com
Sosyal Medya:
+ Twitter: www.twitter.com/ErturgutSanat
+ Instagram: www.instagram.com/ErturgutSanat
+Facebook: www.facebook.com/ErturgutSanat
+Telegram Kanalı: https://t.me/kultursanathaberleri
+ Youtube: www.youtube.com/ErturgutSanat
+ Foursquare: Erturgut Sanat
+ Skype: erturgutsanat (online dersler için)
+ Grup: Erturgut Sanat
+ Android Uygulama: Erturgut Sanat
Adres / Erturgut Sanat Merkezi Nerede?
Cemal Gürsel Caddesi (Yalı Caddesi) No: 426 Bayerler Apartmanı – Zemin Kat Daire. 1 Karşıyaka / İzmir
İsteyen herkes doğru eğitimle bir müzik aleti çalabilir, resim çizebilir, tiyatro oyunu sahneleyebilir, güzel fotoğraflar çekebilir. Bunları yapabilmek için yetenekli doğmak zorunda değilsiniz, sanat merkezimize başvurduğunuzda bunları yapabilmek için zaten gerekli tüm eğitimi alacaksınız. Sizin gelişiminize en uygun programı hazırlayıp sizlere sunduğumuz için gerekli tüm bilgiyi edineceksiniz.
Sanat merkezimize İzmir’in her yerinden metroyla, otobüsle, vapurla ulaşım çok kolaydır.
Karşıyaka dışından gelmek zor diye düşünmeyin sanat merkezimizin ulaşımı çok kolay, konumu da çok merkezidir.
İzmir’in neresinden isterseniz kolaylıkla gelebilirsiniz. Kaliteli bir eğitim istiyorsanız, mesafe bana uzak diye düşünmeden önce kesinlikle bir kez sanat merkezimizi ziyaret etmeli ve en azından bizimle bir kahve, bir çay içip sanat merkezimizde gerçekleşen eğitimler hakkında bilgi alıp, sıcak, samimi, eğlenceli sanat ortamımızı kendiniz görmelisiniz. Ayrıca yazının devamını da okuyup ulaşım konusunda daha daha fazla bilgi sahibi olabilirsiniz.