Bağlamanın Tarihsel Gelişimi
Anadolu insanının kültürel birikimini, duygularını, düşüncelerini yalın ve çarpıcı yönleri ile bünyesinde taşıyan, yansıtan bir halk sazıdır bağlama… Kökleri tarihin derinliklerine uzanan ve binlerce yıllık bir oluşum süreci geçiren bu enstrüman; en önemli değişim ve gelişimini, çok çeşitli, bir o kadar da zengin kültürlerin iç içe yoğrulduğu Anadolu’da sağlamıştır.
Araştırmalar bağlamanın Asya kökenli kopuzdan geldiğini ortaya koymaktadır. Asya’nın en eski kültür ürünlerinden biri olarak kabul edilen kopuz, çok geniş bir sahaya yayılmış ve zamanlayayıldığı bu sahaların sembolü hâline gelmiştir…
Kopuza ve ondan türeyen çalgılara gösterilen saygı, Anadolu’da da bağlama ile günümüze kadar kendini korumayı başarmıştır…
Kullanılan en eski uzun saplı, mızrapla çalınan sazların milattan önceki tarihlerde taş üzerine kabartma tekniğiyle işlenmiş resimlerin olduğu bilinmektedir. Sümer uygarlığı, Hitit uygarlığı ve Mısır uygarlıklarında da bu resimlerin örneklerine rastlanmaktadır.
Kopuz, Türk kültür ve geleneklerinin en eski ve en önde gelen kültür verilerinden birini teşkil eder.. Bu gelenek, bugün Türkiye’de bağlama (saz) ile aynı duygu birliği, saygı ve sevgi içerisinde yaşamaktadır.
Bu sebeptendir ki, bugün saz dendiğinde anladığımız; kopuzun tarihin süzgecinden geçmiş, kıtalar aşmış ve çeşitli kültürlerle yoğrulmuş Anadolu yorumudur…
Kopuzda geçmişte meydana gelen köklü değişikliklerden en önemlisi, metal tele geçiştir.
Tel değişikliği bağlamada telden ses çıkarmak için mızrap denilen aracın kullanılmasına geçişi de sağlamıştır. Yaklaşık 17. yüzyılda geliştiği ve 18. yüzyılda tam anlamıyla yerleştiği düşünülen mızrap fikrinin, Anadolu halk sanatçılarına ve çeşitli kültür çevrelerine geçişi çok sonraları olmuştur. Geleneğine sıkı sıkıya bağlı ve ondan ödün vermeyen Anadolu köylüsü, bu yeni oluşumu çok geç ve yavaş yavaş kabullenebilmiştir.
Günümüzde Anadolu’da mızrap yerine kullanılan ve oldukça değişik söyleyişleri bulunan halk diline ait olan “tezene” terimine yazılı metinlerde ve eserlerde rastlanılmaması, bu terimin sonradan Türkçeye yerleştiği ve mızrap kavramının halk kültürüne çok geç girmiş olmasının bir başka kanıtıdır.
Bağlamada ilk zamanlar halk arasında “sarı tel” olarak bilinip ünlenen pirinç teller kullanılmıştır. Ancak bu tel, dayanıksız olması ve tiz seslere çekilememesi nedeniyle oluşan yeni bir tel arayışı sonucu giderek yerini çelik tele terk etmiştir. Çelik tele geçişte ilk zamanlar çeliklerin yanında altta, ortada, üstte bir oktav aşağı akortlanarak kullanılmışsa da zamanla çelik tel üzerine bakır sargı yapılarak elde edilen, genelde “bam teli” ya da “sırma tel” denilen yapının geliştirilmesi sonucu pirinç tel de tarihe karışmıştır. Bugün artık bağlama için üretilmiş, genelde “çelik tel” olarak bilinen özel alaşım bir tel kullanılmaktadır.
Bağlama yapımcılarının öncelikle el attıkları bir diğer yapı da “tekne” ya da diğer adıyla “gövde”dir. Göçebe yaşantısının gereklerine uygun olarak kolayca taşınabilen eski tip keskin çizgili konik tekne yerine yapımı oldukça zor olan “armudi” ya da “damla” tipli tekne formuna geçilmiştir.
Bağlamanın bölümlerinden olan sap boyu, boğaz denilen ses kutusu ile sapın birleştiği yerden burguların olduğu yere kadar olan bölüme denir. Anadolu’da bazı yörelerde bağlama insan figürüne benzetilmektedir. Bu nedenle bağlamanın bölüm adlandırmaları halk arasında değişik adlarla da anılmaktadır. Bağlamanın ses kutusu bölümüne “tekne, gövde”, kapak bölümüne “döş” ya da “göğüs”, sap bölümüne “kol”, burgu bölümüne ise “kulak” adlandırmaları Anadolu insanımızın kullandığı isimlerdendir.
Kısaca, saz bu toprakların ve insanımızın ‘dertli sırdaşı hatta yoldaşı desek yeridir…
Bağlamada Yapılan Akortlar
Bağlamada birçok akort sistemi kullanılmaktadır. Bu akort sistemlerine geleneksel yapı içerisinde “düzen” de denilmektedir. Bağlamada kullanılan akort sistemleri bağlamanın yöresellik özelliğinden dolayı yörelere göre değişiklik göstermektedir. Bağlamada en çok kullanılan akort sistemleri ya da düzenlerden bazıları “bağlama düzeni, bozuk ya da kara düzen, misget düzeni, müstezat düzeni”gibi düzenlerdir. Bunların dışında değişik mahalli düzenler de bulunmaktadır.
“Bozuk Düzen” veya “Kara Düzen” Akordu
Bağlamada “bozuk düzen” ya da “kara düzen” diye adlandırılan bu akort sistemini bağlamaya uygularken alt, orta ve üst tel grupları, düzenin kurallarına uygun olarak yapıldığında görseldekideki gibi olmalıdır.
Tel grupları kendi içerisinde doğru bir şekilde ayarlanarak çalıma hazır hâle getirilmelidir. Bozuk düzen akort sisteminde birinci tel olan alt tel grubu boşta çalındığında “la” sesi, ikinci tel grubu olan orta tel boşta çalındığında “re” sesi, üçüncü tel grubu olan üst tel grubu da boşta çalındığında “sol” sesi olarak adlandırılır.
Bağlamada Akort Nasıl Yapılır?
Akordu yapabilmeniz için öncelikle sazınızın kısa sap (çöğür düzeni) ya da uzun sap (kara düzen) bozuk düzen olup olmadığını bilmeniz gerekir. Zira iki sazın da akort sistemi birbirinden farklıdır.
Kısa sap Bağlama Akordu ‘ nda notaları aşağıdan yukarı doğru sayacak olursak;
Alt tel: Re (D)
Orta tel: Sol (G)
Üst tel: La (A) olarak ayarlanmaktadır.
Akord cihazında;
notalara karşılık gelen harfler aşağıdaki gibidir.
A : LA
B : Sİ
C : DO
D : RE
E : Mİ
F : FA
G : SOL
Uzun sap Bağlama Akordu’nda notaları aşağıdan yukarı doğru sayacak olursak;
Alt tel: La (A)
Orta tel: Re (D)
Üst tel: Sol (G) olarak ayarlanmaktadır.
Yine de tel kalite ve çeşidine bağlı olarak sazınızın tonlarını 1-2 ses (ton, nota) ince ya da kalın akort edebilirsiniz. Unutmamanız gereken bir konu da akort aletinin üzerindeki bemol (b) ve diyez (#) işaretleridir.
Bemol : olması gerekenden yarım ses kalın anlamına gelir bu durumda teli biraz daha gerersiniz.
Diyez : olması gerekenden yarım ton ince anlamına gelir ve bu durumda da teli (burguyu) biraz gevşetirsiniz.
İlk zamanlar sazınızı akort ederken zorlanmanız normal ancak bilmelisiniz ki zaman içinde müzik kulağınız geliştikçe daha iyi ve kısa sürede akort yapacaksınız. Sazınız sizden sabır isteyecektir ve sizi sabrınızla ödüllendirecektir.:)
Bağlamanın Bakımı ve Korunması
Tüm çalgılarda olduğu gibi bağlama da nemden uzak, kuru bir ortamda korunmalıdır. Bağlama, kılıfında veya duvara asılı bir şekilde mümkünse oda ısısının çok fazla değişmeyeceği bir ortamda bulundurulmalıdır. Taşıma esnasında çalgının her hangi bir yere çarpmasını engellemek amacıyla kılıfta ya da enstrüman kutusunda taşınmalıdır.
Duvara asılı olarak tutulan çalgıların tekne bölümünün çizilmemesi veya zarar görmemesi için duvara dayalı olmamasına özen gösterilmelidir. Duvara dayandırılmak isteniyorsa da bağlama teknesinin altı yumuşak bir malzeme ile desteklenmelidir ya da duvara sabitlenmelidir.
Daha Fazlası İçin Bize Ulaşın
Daha fazla kültür sanat haberlerine ulaşmak için bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirsiniz. Ayrıca kurslarımız hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşmak için bizi 0507 95 96 333 numaralı telefonumuzu arayabilir ya da mesaj bırakabilirsiniz.
Aklınızda oluşan soru işaretlerini gidermek için direk sanat merkezimize de gelebilirsiniz. Özellikle önceden arayıp randevu alarak ücretsiz bir şekilde resim hocamıza danışabilirsiniz.
Erturgut Sanat Merkezine Nasıl Gelebilirim?
Sanat merkezimize İzmir’in her yerinden metroyla, otobüsle, vapurla ulaşım çok kolaydır. Karşıyaka dışından gelmek zor diye düşünmeyin sanat merkezimizin ulaşımı çok kolay, konumu da çok merkezidir.
İzmir’in neresinden isterseniz kolaylıkla gelebilirsiniz. Kaliteli bir eğitim istiyorsanız, mesafe bana uzak diye düşünmeden önce kesinlikle bir kez sanat merkezimizi ziyaret etmeli ve en azından bizimle bir kahve, bir çay içip sanat merkezimizde gerçekleşen eğitimler hakkında bilgi alıp, sıcak, samimi, eğlenceli sanat ortamımızı kendiniz görmelisiniz.
Karşıyaka Yelken Klübünün 300 metre, Bostanlı tarafına doğru ilerisinde, halı sahaların çaprazında, Lion Kafe’nin yanında zemin katta, Karşıyaka Yalı’ da sahilde yer almaktadır.
Aynı zamanda msn@erturgutsanatmerkezi.com mail adresimizden de bize ulaşıp hemen geri dönüş ile aklınızdaki soru işaretlerini giderebilirsiniz. Mutlu, umutlu, sağlıklı, sanat ve sağlıkla dolu günler dileriz.