Gitar

Gitar

Gitarın kökeninin eskiye dayandığı konusunda bir çok varsayım var. Avrupa’ya geliş öyküsünde İran ve Arap adlarına rastlıyoruz. İran yoluyla Arap dünyasına, Arapların İspanya’ yı fethiyle de Avrupa’ ya geçtiği yaygın bir saptama. Gitarın ülkemize girişi ise biraz daha yakın tarihe dayanmaktadır. Türkiye’de gitarla ilgili detaya ise buradan ulaşabilirsiniz; Türkiye’de Gitar

Mağrip ve Latin gitarları 12. yüzyılda görülür 15. yüzyılda Lavtaya doğru gelişerek “Mandola’ya” yada “Mandora” adını alır. Ayrıca Gaitern diye bahsedilen Saz El Vihuelası olarak 13. yüzyıldan beri tanına bu çalgı 1500’lerin sonuna doğru bugünkü gitarın doğmasında ki ilk ipuçlarını verir.

Gitar müziği 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Tabulature (ses perdeleri yerine parmak pozisyonlarını gösteren nota yazım sistemi) biçiminde yada alfabetik akor simgeleri sistemiyle yazılıyordu. 1586 yılında çıkarılan ilk gitar metodu “İspanyol Gitarı” olarak adlandırılan beş çift telli çalgı içindir. 17. ve 18. yüzyıllarda İtalya ve Fransa’da gitar metodlarına rastlanır.

Vihuela

Vihuela

Gelmiş geçmiş en büyük gitar ustalarından birinin Niccola Paganini olduğu söylenir. 1778 – 1830 yılları arasında yaşamış olan Fernando Sor‘da İspanya’da yetişen büyük gitar ustası olduğu söylenir. Yine aynı dönemde Beethoven’ın hayranlığını kazanan Mauro Giuliani (1781 – 1828) ismine rastlarız.

Gitarın Tarihçesi: Dünyanın En Popüler Müzik Aleti

İngiltere’de ise, Julian Bream ve John Williams gibi gitaristler de aynı paralleled devam ederler. Alirio Diaz’ın önerisi üzerine Andres Sagovia’nın gitarda ilk kez naylon tel kullanmasının yanı sıra en önemli misyonu o yıllarda daha çok Amerika’da folk müzik Avrupa’da türkü eşlikçisi olarak görülen gitarı “Klasik Gitar” olarak tüm dünyaya tanıtmaktır. Alirio Diaz Türkiye’de verdiği konserlerle ülkemizde gitarın tanınmasında büyük katkıda bulunmuştur.

Gitarı andıran bir enstrumanın 1500’den önce Rönesans sırasında Avrupa’nın Akdeniz bölgesinde var olduğu bilinmektedir. 13. ve 14. yüzyıldan kalma betimlemeler kuş tüyü bir pena ile

Lavta

Lavta

çalınan “8” şeklinde bir enstrumanı varlığını gösterir. Bazı kaynaklar bu döneme ait guittara Latina adlı latin gitarından da bahseder.

16. yüzyılda beş telli gitarlar ortaya çıkmıştır. Gitarın sap kafası düz bir şekilde yerleştirmiş olup akort burguları “Friction pegs” arkadan ayarlanıyordu. Bu tip gitarın klavyesi enstrumanın göğsü ile aynı seviyedeydi ve sekizle on arasında bağırsak ile bağlanarak yapılmış perdeleri “Fret” vardı. Gövdesi bugünün standartlarına göre daha küçük ve daha az kıvrımlıydı.


LAVTA
Armut şekilli gövdesi ve bombeli sırtı ile lavta Araplara ait udun akrabasıdır. 16. yüzyılda Ortadoğudan Avrupa’ya getirilen Lavta çoğunlukla altı telli ve parmakla çalınan bir enstrumandır.

VİHUELA
16. ve 17. yüzyıllarda gitarın ilk hallerinden daha üstün olduğu düşünülen bu enstruman Gitara benzeyen büyük ve düz bir sırtı vardır. F – A – D – G notalarına akortlanmıştır. Gitarın gelişimi 17. yüzyılda Vihuelanın ortadan kalkmasına neden olmuştur.

AKORT TEKNİĞİNİN GELİŞİMİ
16. yüzyılda kullanılan akortlardan biri C – F – A – D (Do – Fa – La – Re) idi. Bu modern gitarın tiz 4 telinin birer tam ton pes akort edilmiş halidir. Bu notalar için alınan mutlak ses perdesi (pitch) bugünkü modern “Konser ses perdesine” eşit değildir. 16. yüzyılın sonlarında dört telli gitardan sonra beş telli gitarlar kullanılmaya başlanmıştır. O dönemin en yaygın olarak A – D – G – B – E (La – Re – Sol – Si – Mi) akort sistemini oluşturmuştur. En üst E (Mi) teli 18. yüzyılda eklenmiştir.